Keykubad Yolunun İlçe Bilgileri: Torosların Saklı Hafızası

Blog İçeriği
Keykubad Yolunun İlçe Bilgileri: Torosların Saklı Hafızası
Torosların Saklı Hafızası
BOZKIR (Isauria – Leontopolis – Sırıstat – Tris-Maden):
Batı Toroslar’ın kuzey eteklerinde, Çarşamba Çayı’nın binlerce yıldır nakış gibi işlediği topraklarda yükselen Bozkır, Anadolu’nun en kadim kültür mozaiklerinden biri. Bu topraklar, medeniyetlerin izlerini taşıyan bir açık hava müzesi gibi: Hititlerin fırtına tanrısı Tarhunt’un gölgesinden, Romalıların zafer taklarına, Selçukluların hanlarına ve Osmanlı’nın köprülerine kadar…
İsaura’dan Bozkır’a: Zamanın Diliyle Bir Yolculuk
MÖ 6000’lerde, İsaura adıyla anılan bu topraklar, Luvi halkının ayak izleriyle şekillenmiş. Hititler buraya “Tarhuntaşşa” demiş; fırtına tanrısının evi olarak anılmış. Sonra Roma gelmiş, Via Sebaste yollarını döşemiş, St. Paul’ün adımlarını taşıyan bu antik yollar, Amblada ve Vasada gibi kayıp kentleri birbirine bağlamış. Bizans döneminde “Leontopolis” (Aslanlar Kenti) adını alan Bozkır, 1400’lerde Bozkır Bey’in gelişiyle bugünkü kimliğine kavuşmuş. İsmi, simli kurşun madenlerini işleyen “Ser Usta”lardan mı, yoksa Bozkır Bey’in mirasından mı geliyor? Belki de Çarşamba Çayı’nın şırıltısında saklı bu sır…
Dağların Bekçisi: Zengibar Kalesi
Bozkır’a 16 km uzaklıkta, Ulupınar köyü yakınlarında yükselen Zengibar Kalesi, İsaura’nın antik başkenti. Göksu ve Çarşamba vadilerini kontrol eden bu stratejik nokta, Romalıların Homonadlara karşı verdiği mücadelenin sessiz tanığı. Strabon’un “açlıkla mahvedilen” dediği Homonadların direnişi, Toros rüzgârlarında hâlâ fısıldanıyor. Kalenin taşlarına dokunduğunuzda, Roma lejyonlarının ayak seslerini duyacaksınız.
Çarşamba Çayı: Medeniyetlerin Can Damarı
Bozkır’a hayat veren Çarşamba Çayı, Aygırdibi Şelalesi’nin coşkun sularından doğan mütevazı bir dere. Antik çağlardan beri tarımın ve ticaretin kalbi olan bu ırmak, Romalıların inşa ettiği sulama setleriyle toprağa bereket dağıtmış. Suyun kenarında yürürken, bir zamanlar burada balık avlayan Luvi balıkçıların izlerini hayal edebilirsiniz. Şelalenin serin suları ise antik dönemlerden beri yolculara dinlenme imkânı sunuyor.
Kültürün İzinde: Madenler, Yaylalar ve Konar-Göçer Ruh
Bozkır, altın, gümüş ve simli kurşun madenleriyle antik çağlardan beri zenginliğin sembolü. Hamilton’un “Tris-maden” dediği bu topraklar, üç değerli metalin harmanlandığı bir hazine. Yazın sıcaklığında yaylalara çıkılır: Tufan Deresi, Sarı Ot, Gölcük… Kekik kokulu bu yaylalar, göçebe kültürünün hâlâ yaşadığı yerler. Türklerin atlı çoban kültürü, burada hâlâ nefes alıyor.
Taş Değirmenlerin Dansı: Tahinin Altın Yolculuğu
Antalya’nın bereketli Manavgat topraklarında yetişen susamlar, Toroslar’ın sarp geçitlerini aşarak Bozkır’a ulaşır. Özellikle “Susam Geçidi” olarak anılan rotadan geçen bu değerli taneler, Bozkır’ın Dere köyündeki asırlık taş değirmenlerde sabırla öğütülür. Merkezde ve Sorkun köyünde hâlâ işleyen değirmenler, ritmik sesleriyle zamana meydan okuyor. Taşlar döndükçe, susamın aroması altın rengi tahine dönüşüyor; bu kadim lezzetin kokusu sokakları sararken, ustalar “Manavgat’ın bereketi, Bozkır’ın el emeğidir” der. Sabah sofralarında közlenmiş ekmeğe sürülen tahin-pekmez, yörenin vazgeçilmez mirasıdır.
Cuma Pazarı: Renklerin ve Lezzetlerin Buluşması
Her Cuma, Bozkır’ın kalbi pazar meydanında atar. Köylülerin yaylalardan getirdiği taze kekik balı, dağ çilekleri, el emeği tahin-pekmez ve Toros otları tezgâhları süsler. Yöre kadınlarının emek emek yetiştirdiği bakliyatlar, sebzeler, meyveler ve susam geçidinin hikâyesini taşıyan tahin kavanozları… Burası sadece bir pazar değil; bin yıllık kültürün sesini duyabileceğiniz canlı bir müze.
Bir Zamanların İzleri: Köprüler, Hanlar ve Kayıp Kentler
Selçukluların Ali Köprüsü, Osmanlı’nın kervansarayları… Bozkır, tarihi yolların kesiştiği bir kavşak. İsaura Antik Kenti’nde bulunan mozaikler, Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenirken, köy evlerinin duvarlarında Roma sütunları hâlâ ayakta. Aygırdibi Şelalesi’nin serin suları ise antik çağlardan beri dinlenme noktası.
Bozkır’ı Keşfetmek İçin Beş Durak
- Zengibar Kalesi’nde Tarihe Tırmanın: Roma’nın ihtişamını ve Homonadların direnişini hissedin.
- Aygırdibi Şelalesi’nde Serinleyin: Çarşamba Çayı’nın kaynağında doğanın gücüne tanık olun.
- Yaylalarda Bir Sabah: Kekik kokulu hava eşliğinde göçebe çadırlarında çay içme keyfi.
- Dere ve Sorkun’da Taş Değirmenleri Ziyaret Edin: Susamın altın yolculuğunu izleyin, taze tahinin tadına bakın.
- Cuma Pazarı’nda Kültürle Buluşun: Yöre üreticilerinin el emeği lezzetleri keşfedin.
Son Söz: Bozkır’ın Ruhu
Bozkır, sadece bir coğrafya değil; Anadolu’nun belleğidir. Hititlerin duaları, Romalıların zafer naraları, Selçukluların at nalı sesleri ve Osmanlı’nın demirci çekiçleri… Hepsi Çarşamba Çayı’nın suyuna karışmış. Bu topraklarda yürürken, Strabon’un anlattığı “dağların asi çocukları”nın hikâyesini dinleyin. Çünkü Bozkır, her taşında insanlığın ortak mirasını taşıyor.
Bozkır'ın eski isimleri ve bu isimlerin kökenleri:
- İsaura Vetus (Eski İsaura): Bozkır'ın bilinen en eski adıdır. M.Ö. 6000'li yıllarda İsauria Bölgesi'nin başkenti olarak anılmıştır. Bu isim, bölgenin antik dönemdeki önemini yansıtmaktadır.
- Leontopolis (Aslanlar Kenti): Bizans döneminde kullanılan bu isim, "Aslanlar Kenti" anlamına gelir. Şehir, bu dönemde Bizans komutanlarının dinlenme yeri olarak kullanılmıştır.
- Sırıstat (Siristat): 16. ve 17. yüzyıllarda Bozkır, bu isimle anılmıştır. Bu ismin kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte, bölgede çıkarılan simli kurşun madenlerini işleten ustalara "Ser Usta" denilmesiyle ilişkilendirilir.
- Tris-Maden: Bu isim, bölgede çıkarılan üçlü madenlerden (kurşun, altın, gümüş) gelmektedir. İsmin kökeni, maden zenginliğine dayanır.
- Bozkır: 1400'lü yılların başında Yalıhüyük ve çevresinde yaşayan Bozkır Bey, Leontopolis'e gelerek kendi adını vermiştir. Bu isim, günümüze kadar ulaşmıştır.
Bozkır, tarih boyunca İsauralılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin izlerini taşıyan zengin bir kültürel mirasa sahiptir